Öncü metal işçileri Toplu Sözleşme Sempozyumu’nda buluştu...
“MESS’i ezelim!
Çaldıklarını geri alalım!”
Metal İşçileri Birliği (MİB) 27 Haziran Pazar günü Toplu Sözleşme Sempozyumu gerçekleştirdi.
Halis Kurtça Kültür Merkezi’nde yapılan ve çeşitli illerden metal işçilerinin katılım sağladığı sempozyum canlı bir atmosferde geçti. “MESS’i ezelim! Çaldıklarını geri alalım!” şiarıyla gerçekleştirilen sempozyumda, çalışma alanlarında belirlenen başlıklar kolektif bir tartışma zeminiyle sempozyuma taşındı.
İki bölümden oluşan sempozyumun ilk bölümünde çalışma alanlarının hazırladığı tebliğler sunuldu. Mücadele, örgütlenme ve talepler başlıkları tebliğlerle ele alınırken ikinci bölümde ise Tez-Koop-İş Genel Eğitim Danışmanı Volkan Yaraşır bir sunum gerçekleştirdi.
“MESS’in yeni saldırı girişimlerine boyun eğmeyeceğiz!”
Sempozyum, saygı duruşunun ardından Metal İşçileri Birliği Yürütmesi adına yapılan açılış konuşmasıyla başladı.
Metal grup toplu sözleşmelerinin işçi sınıfının verili durumunu yansıttığı ifade edilen konuşmada, bunun nedeninin metal sektörünün kapitalist ülke ekonomisi içerisindeki stratejik konumu olduğu belirtildi. Bu cephedeki mücadelenin sonucunun ise sınıf mücadelesinin genel durumunu etkilediği dile getirildi.
Konuşmada metal işçilerinin bu TİS sürecini yoğun bir saldırı dalgası altında karşıladığı hatırlatılarak, krizle beraber MESS’in yıllardır hayata geçirmeye çalıştığı birçok uygulamanın bu süreçte fiili olarak devreye sokulduğu söylendi. Yeni grup TİS sürecinde ise patronların bu koşulları kural haline getirmek isteyecekleri ifade edildi.
Taban örgütlülüklerinin önemine de dikkat çekilen konuşmada metal işçilerinin tabandan örgütlü bir mücadeleyi yükseltecek durumda olmamasının sendikaların uzlaşmacı bir çizgide hareket etmesini kolaylaştırdığı ifade edildi.
Açılış konuşmasının ardından sırasıyla Bursa MİB, Gebze MİB ve İstanbul MİB tarafından hazırlanan tebliğler sunuldu.
Yaraşır: TİS’ler sömürüyü ortadan kaldırmaz, sınırlar!
Tebliğ sunumları tamamlandıktan sonra verilen aranın ardından ikinci bölüm Tez-Koop-İş Sendikası Genel Eğitim Danışmanı Volkan Yaraşır’ın konuşmasıyla başladı. Kapitalist sistem içerisinde toplu sözleşmelerin işçi sınıfının sömürü düzeyini sınırlandırdığını belirten Yaraşır, toplu sözleşmelerin sınıfın ortak hareket etmesini sağlayan bir araç olduğunu söyledi. Bu sürecin, sendikalara üye işçileri örgütlü işçi yapacağını, iç örgütlenmeyi sağlayacağını belirterek konuşmasına devam eden Yaraşır, sınıfın bilinç ve kimliğini bu süreçte bulacağını ifade etti. Yine bu süreçte sınıfın eylem ve örgütlenme kapasitesinin arttığını belirtti.
Yaraşır, bu sürecin kazanılabilmesinde taban örgütlenmelerinin önemine işaret ederek bunların esnek olabilmesi gerektiğini dile getirdi. TİS komitelerinin yeri geldiğinde grev, yeri geldiğinde işgal komiteleri olabileceğini söyledi. Bu anlamda komitelerin plastik esnekliğinde ama çelik gibi sert olabilmesi gerektiğini ifade etti.
TİS’lerin sendikalar tarafından gündemleştirilmediği görüldü
Sempozyumun devamında serbest kürsüde işçiler deneyimlerini paylaştılar. Tebliğler üzerinden önerilerin sunulduğu bu bölümde mücadele deneyimleri aktarıldı ve tartışmalar zenginleştirildi. 20’ye yakın işçi söz alarak sempozyuma katkı sundu.
Konuşmaların ortak noktasını taban örgütlülüklerinin önemi oluşturdu. Sendikalı işyerlerinden gelen işçiler bu noktada kendi işyerlerinden örnekler verdiler. TİS komitelerini oluşturabilen metal işçileri deneyimlerini paylaşırken TİS sürecinin sendikalar cephesinden nasıl işletildiğini aktardılar.
Kürsü direnişçi ve grevci işçilerin
Serbest kürsü, grev ve direnişlerden işçilerin konuşmalarıyla başladı. Asemat grevcisi ve Sinter Metal direnişçisi deneyimlerini paylaştı.
Kürsüye ilk çıkan işçi Bursa’dan Asemat işçisiydi. Asemat baş temsilcisi olan işçi grev süreçlerini aktararak işyeri komitelerinin ve komisyonlarının işlevli hale getirilmesi gerektiğini belirtti. Bununla beraber Türk Metal’in MESS ile birlikte gerçekleştirdiği ortak eğitim projelerini teşhir ederek görevin öncü işçilerin omzunda olduğunu söyledi.
Sinter Metal’den bir işçi ise kendi direnişlerinde taban örgütlülüklerinin olmamasının ve öncü işçilerin sınıf bilincinden yoksun olmasının temel sorun noktasını oluşturduğunu belirterek TİS komitelerine vurgu yaptı. Sinter Metal direnişinde sendikal bürokrasinin yarattığı sonuçlara dikkat çekti.
Kayseri’den sempozyuma katılan bir işçi ise metal işçilerinin önünde taban örgütlenmelerinin geliştirilmesi ve sendikal bürokrasiye karşı mücadele etmesi görevinin durduğunu belirtti.
Ankara Sincan Organize Sanayi Bölgesi’nden bir işçi de benzer bir biçimde örgütsüz iş yerlerinin fazlalığına işaret etti.
İzmir Bakırçay Havzası’ndan Türk Metal’in örgütlü olduğu bir fabrikada çalışan işçi de kürsüye çıkarak tebliğler üzerinden çeşitli öneriler getirdi. Türk Metal’in nasıl bir sendikal ihanet çetesi olduğunu anlattı ve bu çetenin mutlaka dağıtılması gerektiğini söyledi. Taban örgütlülüğünün önemine vurgu yaparak konuşmasını bitirdi.
İzmir Çiğli Atatürk Organize Sanayi’den bir metal işçisi ise oldukça coşkulu geçen konuşmasında yüzlerce fabrikanın olduğu bu bölgede sadece 4 örgütlü işyerinin olduğu, bunların 2’sinin MESS kapsamında olduğunu belirtti. Metal İşçileri Birliği çalışmaları hakkında bilgi veren işçi, İzmir ve Manisa’da MESS kapsamında bulunan 24 metal fabrikasının tamamına ulaşmak gibi bir hedeflerinin olduğunu söyledi. TİS sürecinden sonra da çalışmaların aynı yoğunlukla devam etmesi gerektiğine dikkat çekti.
Fabrikalardan deneyimler
Kayseri, İzmir ve Ankara’dan gelen işçiler tarafından gerçekleştirilen konuşmaların dışında İstanbul’un çeşitli sanayi havzalarından da metal işçileri söz alarak fabrikalarında yaşadıkları deneyimleri aktardılar.
Kartal’dan BMİS üyesi bir işçi fabrikalarında sendikanın varlığının hissedilmediğini kendilerinin ise Metal İşçileri Birliği öncülüğünde fabrikalarında TİS komitesi oluşturduklarını aktardı.
Geçtiğimiz hafta taslak hazırlamak için sendikaya gittiklerini söyleyen metal işçisi sendikada oldukça farklı bir tablo ile karşılaştıklarını, hazır bir taslağın önlerine konularak onaylamalarının istendiğini söyledi.
Gebze’den sendikalı bir işçi ise geçmiş mücadele deneyimlerini paylaşarak sendikanın sorunlarına, işten atma saldırısına duyarsız kaldığını belirtti.
Sefaköy’den MESS kapsamında çeşitli fabrikalarda çalışmış bir metal işçisi ise Türk Metal ve BMİS üzerinden düşüncelerini paylaştı. Birleşik Metal ile Türk Metal arasındaki farkın da silikleşmeye başladığını söyleyen metal işçisi son dönemde yaşanan bir dizi pratikte tüm farklı söylemlerine rağmen Birleşik Metal yönetiminin de Türk Metal’in kirli yöntemlerini kullandığını söyledi.
Ümraniye’den BMİS üyesi bir metal işçisi ise sendikalı fakat örgütsüz olduklarını 1 Mayıs ve 26 Mayıs gündemleri üzerinden sendikanın konumunu ele alarak ifade etti.
Kartal’dan bir metal işçisi örgütlenme çalışması içerisinde olduklarını ve kendi özgün sorunları üzerinden oluşturdukları komite aracılığıyla mücadele ettiklerini belirtti.
Taypa Tekstil’den de bir işçinin konuştuğu sempozyumda Manisa’dan gelen işçiler de sempozyumu selamladı.
Sempozyumun serbest kürsü bölümünde 2010-2012 MESS Grup TİS’leri gündemi dışında sınıf mücadelesinin farklı gündemleri de ele alındı.
Sefaköy’den bir metal işçisinin istihdam paketi üzerine yaptığı konuşmayı yıllardır metal işçisi olarak çalışan fakat şu an işsiz olan bir kadın işçinin çalışma koşullarının ağırlığına vurgu yaptığı konuşma izledi.
Emekçi Kadın Komisyonları çalışanı bir kadın işçi ise metal işçisi kadınların taleplerini ele aldı.
Yine Ankara’dan gelen diğer bir katılımcının yaptığı konuşmada Esenyurt-Avcılar polisi tarafından katledilen devrimci bir işçi olan Alaattin Karadağ anıldı.
Sempozyum serbest kürsü bölümünün ardından toparlayıcı bir konuşmayla sona erdi. Konuşmada 2010-2012 MESS Grup TİS sürecinin seyrini kaç fabrikada ve havzada TİS komitelerinin oluşturulduğu ve bu komitelerin sürece müdahale kapasitesinin belirleyeceği söylenerek Metal İşçileri Birliği’nin bu görevi omuzlama iddiasında olduğu söylendi.
Kızıl Bayrak / İstanbul
|